9 Eylül, bir yandan, bir mucize günün 99. yıl dönümü… Üç yıllık Kurtuluş Savasimiz’in mucize zafer günü (30 Ağustos 1922) uzantısında, düşmanı, kaçacak delik bırakmadan İzmir’den denize döktüğümüz günün… Kendinden kıdemli efsane paşaların önlerine başkomutan olarak gururla yükselttikleri Mustafa Kemal Pasa’nin, şu ki, iyi niyetle karşı çıktıkları taarruz planının, Mustafa Kemal Pasa’nin itirazları soğukkanlılıkla geriletmesi ve onun üzerine paşaların coşkuyla itaati uzantısında kusursuz uygulanması sonucunda, “hafsala dışı” kesin zaferle sonuçlandığı günun… Yunan Ordusu, kaçarı yok, denize dökülecek… Yunan donanması ve Ingiliz donanması Izmir’den kuyruklarını bacaklarının arasında kıstırıp, demir alacaklar, tırıs tırıs, çekip gidecekler… Yunan Hükümeti düşecek… Ingiliz Hükümeti düşecek… Bir yıl kadar sonra, Lozan’da zaferimiz taçlanacak ve nihayet İngiliz donanması İstanbul’dan, öyle işte geldiği gibi, gidecek… Cumhuriyet ilan edilecek…
Ancak durun, Mustafa Kemal Paşa, tam o arada, kusursuz bir zamanlamayla, “en büyük birinci eserini” kuruyor: Cumhuriyet Halk Partisi… Düşmanın denize dökülüşünün yıldönümünde… 9 Eylül 1923’te… Nasıl bir zamanlama, tüyleri diken diken eden!..
Çıktık açık alınla her savaştan…
Şimdilerde sıra “keşke Yunan kazansaydi” deme gafletini gösteren işbirlikçi kalıntılarının hadlerinin bildirilmesine kadar geldi… Onu da yaparız, Allah büyük… Geldikleri gibi giderler, vefasiz gafiller…
Ya biz? Hiç mi “Atatürkçü takiyyeciler” yok aramızda?
Atatürk papağanı olmak bir şeydir… Atatürk hayranı olmak, Atatürk’ün hakkını Atatürk’e teslim etmek, başka bir şey… “Atatürk takiyyesi” ise, çok alçakça bir şey…
9 Eylül 1923 kutlu olsun….
Prof. T. Yarman